28 Temmuz 2011 Perşembe

İyi ki...



Bugün benim güzel yürekli gül goncamın doğum günü… Onunla yaşamak ve yaş’lanmak “iyi ki” diye başlayan cümlelerimin başında…

Her insanın yüreği yarımdır bir zaman. Ben yarım bir yürek taşıdığımdan habersiz yaşadım mesela içinden deniz geçen bu şehrin bir yakasında. Yüreğimin diğer yarısı diğer yakada yaşamaktaymış meğerse yıllarca. Gün geldi, buluşturdu bizi rastlantılar bu şehirden çok uzakta, kuma kurulu bir öğretmen kampında.
Bu sene onun için bir pasta yapmadım henüz. Çünkü RüZGaR’ımız yanımızda olmadığı için kutlama programını oğlumuza kavuştuktan yani cumadan sonraya bıraktık. Bu yüzden sizinle geçen yıl Gökhanım için çiğ köfte, turşu, limon ve maydanozdan yaptığım doğum günü pastasının fotoğrafını paylaşıyorum.
Acaba geçtiğimiz yılın biraz ekşi geçmesinin sebebi bu pasta mıydı :))) Ben bu yılki pasta için malzeme düşünmeye başlayayım hemen…
Dilerim her yarım yürek diğer yarısıyla buluşur, tam ve tek yürek olanlar ise hiç ayrılmaz…
İyi ki, iyi ki doğdun Gökhanım iyi ki varsın… Nice senli, nice benli, nice RüZGaR’lı, nice bizli yıllara…

16 Temmuz 2011 Cumartesi

Rehavet...

Bir rehavet bir rehavet… O kadar yoğun ve yorucu geçen günlerin ardından bir yaz evinin arka bahçesindeki salıncağa saldım ruhumu… Anlatacak çok şey var… 17 aylık oğluşla ilk tatil (ki konsept  candostlarımız Nilay ve Ertuğrul ile hayalini kurduğumuz minik ailecikler tatiline eklenmiş babanne-dede-torun konsepti gibi geniş bir konsept), 10 gün içinde yapılan farklı ve uzuuunn şehirlerarası yolculuklar, ailelerimiz, her geçen gün keskin dişlerini biraz daha parlatan profesyonel hayat, uzaktaki yakın akrabalar, bebek haberleri, gelin olup gidenler damat olup gelenler daha neler nelerrr..
Ama biraz soluklanmalı, şu salıncakta biraz sallanmalıyım…