30 Ağustos 2011 Salı

Bugün Bayram Erken Kalkın Çocuklar!


Bugün bayram
Erken kalkın çocuklar
Giyinin en güzel giysileri..
Bayram denilince ilk aklıma gelen şeydir bu şarkının sözleri… Çünkü bayramı en heyecanlı yaşayanlardır çocuklar… ne zaman tam olarak büyük hissettiğimi hatırlamadığımdan uzunluğunu kestiremediğim bir süredir bu cümleyi kuruyordum. Çünkü büyümüştüm ve o heyecanlı sabahlar çocukluğumda kalmıştı… ta ki evimize bir çocuk heyecanı, neşesi düşene kadar… RüZGaR la yenilenen ruhum, çocukluk heyecanlarına geri döndü. Artık özel günler RüZGaR’ın anı heybesinde biriktirilecek mutlu fotoğraf kareleri yaratmak için fırsat oldu bize.
Ve bu sene, çocukluğumuzdaki hayallere mekân olan, yan komşunun teyzemler olduğu bu evde bir aradayız… Hem de eskiden olduğu gibi kalabalık, telaşlı… Sarmalar sarıldı, sitenin otoparkındaki otomobiller arttı, şu an yolda olanlar var. Yarın ne giysem diye düşünüldü, çikolatalar yerini aldı… Kahvaltıda su böreği olduğunu bilerek yattı börekseverler. Yarın akşam masada çocuk, genç, orta yaşlı ve yaşlı her çeşit aile üyesi olacak, bunu bilmek bile öyle güzel ki…
Bayramların dini temellere dayanan gerçekliğini bir yana koyuyor bu günleri ailece zaman geçirmeye fırsat yaratacak günler olarak görüyorum hep. Bu fırsatı yaratacağınız, bir çocuğu güldürüp bir yaşlıyı sevindireceğiniz bir bayram dilerim…

26 Ağustos 2011 Cuma

Hadi Akrep Hadi Yelkovan!

Ayaklarımı sürüye sürüye geldim, Kaz Dağları arkada kaldıkça kokusu o dağlarda yayılan RüZGaR'ımın özlemi battı kaldı boğazımda... Akrebin yelkovanın peşine düştüğü, akşamları bir türlü yatıp sabahları bir türlü kalkamadığım iki hafta pırr diye geçti.. Öyle bir pırrr diye geçmekti ki aklımda onlarca konu olmasına rağmen bir satır bir şey yazamadım. Yazamadım ama gönül heybem öyle bir doldu ki nereden başlayıp nasıl yazacağım belirsiz.. 
Ve şimdi bilgisayarımla "10 gün sonra görüşürüz" diyerek ayrılıyor, 16.30'da kalkacak servisimle sonunda RüZGaR kokusu olan yola çıkmak üzere evin yolunu tutuyorum... Mutlu, yorgun, heyecanlı ve bir hayli sabırsız düşüyorum yollara, kucağımda sevdiklere götürülen çikolatalar... 
Hadi akrep, hadi yelkovan biraz daha hızlı kovalayın birbirinizi..

12 Ağustos 2011 Cuma

Nerede Kalmıştık ;)


Yaşamaktan yazmaya zaman bulamadığım bir tatil sonunda yeniden buradayım. Oğlumu bırakıp gelmenin hüznü ile anne ve babama duyduğum minnet ve sevginin yüreğime yoldaşlık yaptığı bir yolculuk yapıp evime yani nemli İstanbul’a döndüm. Evet, kalbim biraz Kaz Dağları’nda kalsa da bu şehrin temposunu, uğultusunu, gelir gelmez başlayan yoğunluğunu özlemişim.
Öyle karmaşık bir yaz geçti ki bu sene biraz piştim acıdım biraz büyüdüm serpildim. Bir yanda hastalıklar, yaşam mücadelesinin evimize geçirmeye çalıştığı tırnaklardan korunma, beklentiler, kaygılar; bir yanda da umutlar, her gün biraz daha ballanan canparçam RüZGaR’ın sevgisi, aile olmanın ve gerçek bir aileden gelmenin mutluluğu, dostlar dostluklar…
Öğretmen bir babanın öğretmen kızı olup bir de öğretmen bir aileye gelin gelmekten midir bilmem yıl kavramı benim için ağustos sonu eylül başı gibi başlıyor miladi takvime inat.
Şimdi kocamaaaaaann derin bir nefes alıyor bayram tatilinde bir es verilecek yeni yıla başlıyorum…