16 Ocak 2012 Pazartesi

Samsun Güzellemesi...

 Cumartesi pamuk pamuk yağan kar bizi eve hapsettikten sonra, pazar günü ışıl ışıl parlayan güneş içimizi ısıttı da pazartesi için ruhumuz hazırlandı... Cuma mini minilere karne vermek için tam gaz çalışacağımız bir hafta başlıyor. Güzel şeylerden konuşmak, güzel şarkılar mırıldanmak istiyorum ama boğazımda düğümlenip kalmış bir konu var ki yazmadan geçemedim... 

Aslında yazmak istediğim çok şey vardı ancak Cumhuriyet Bayramı kutlamaları (!) için yazdığım yazıyı okuyunca baktım neredeyse aynı şeyleri tekrar yazacağım.. sustum.. çareyi şiirde buldum...
Behçet Kemal Çağlar'ın "Samsun Güzellemesi"... Beş kıtalık bu şiirin ikinci kıtasını paylaşacağım sizlerle.. Bu kıta çocuğumun adıyla başlıyor çünkü, çocuklarımız için duyduğum kaygıyı yansıtırcasına....







Rüzgar gibi gizli bir haber verse
Kıyı yeşil giyip murada erse
Ne gün kırık dökük bir gemi görse
19 MAYIS'ı anar dalgalar....

3 Ocak 2012 Salı

Ho ho ho :)

 

 Çeşit çeşit yılbaşı partileri oldu hayatımda... ailemle, arkadaşlarımla, evde, dışarıda, başka birinin evinde vs vs ... ama en başkası bu yıldı.. Çünkü bu yıl çekirdek ailemle çekirdek aile dostlarımızı ağırladık çekirdek salonumuzda :) çocuklu aile olanlar bilirler, insan çocuk sahibi olunca her özel gün ayrı bir plan yumağıdır .. hiç yılbaşı ağacı girmemiş evlere yılbaşı ağaçları girer, ışıklar asılır, salonlar süslenir... evdeki prensin ya da prensesin heyecanı, mutluluğu herkesi sarar.. anne babalar bir yandan dışarıda eğlenelim, coşalım isterken bir yandan da yanlarında kuzucukları olmazsa çok da keyif almayacaklarını bilir... el kadar kuzucukları alıp dışarıya çıkmak da onlar için çile olur diye bu fikirden de vazgeçilir.. planlar yapılır, planlar bozulur...
Biz de bu yıl bu aşamaları birer birer yaşadık ve en sonunda bizimle hemen hemen aynı zamanlarda anne baba olmuş aile dostlarımıza hadi alın kuzucuklarınızı bize gelin dedik. Ne güzel bir ifade değil mi "aile dostu"... aile olmayı "ben" değil "biz" olmayı başarabildikten sonra bir de başka ailelerle "biz" olabilmek.. herkesle olmuyor.. herkesin evinde kendi evindeymiş gibi rahat edilmiyor.. ama insan böyle dostlar edinince de keyfine doyulmuyor..


Nil ve Alya... bizdeki adlarıyla Nilüş ve Alyoş.. bu yıl bizim şeref konuklarımızdı.. Üç gün önceden evimizde adları RüZGaR tarafından "Niy ve Ayya" diye sayıklanmaya başlayan yeğenlerimiz...bizim masamızın yanına kurulan masaları... salonun her köşesine saçılan köfte, patates, çikolata, oyun hamuru, boya kalemi, kağıt, oyuncak parçaları.. yüz boyalarıyla daha da komikleşen suratları..
Saat 12 olduğunda 3 minik grup vardı salonumuzda.. 3 anne, 3 baba ve kucaklarda 3 minik kuş.. Geriye saymaya çocukların dikkatini toplayana kadar anca 6'da yetişebildiğimizden 6, 5, 4, 3, 2, 1 ve 2012...önce kendine sonra birbirine sarılan üç çekirdek aile:)
"Aile" olduğumuzu tam anlamıyla hissederek girdiğimiz ilk yılsın 2012... 
Senden çok şey bekliyorum.. 
Önce çocuklarımız, sonra hepimiz için ;))