15 Mayıs 2013 Çarşamba

İmza Karın...


Aylar önce İmza Kızın kitabını gördüğümde nasıl da üzülmüştüm böyle bir projeden geç haberdar oldum diye.. Yaşı kaç olursa olsun yorulduğunda, sıkıldığında, heyecanlandığında, gülmek istediğinde, başardığında, sevindiğinde kendini hep dağ gibi büyük babasının yamacına atan bir kız olarak benim de söylemek istediklerim vardı. Çınarımın gölgesinden paylaşmak istediğim notlar..
Olmadı, kaçırdım diye üzülürken Lale'nin Bahçesi'nin kızıl karanfili Gamze'den projenin ikinci bir kitapla devam edeceğini öğrendim.. Gelirinin Sınır Tanımayan Ebeveynler Topluluğu Derneğine bağışlanacağı ikinci kitap..  İmza Karın...

Şimdi kız çocukları büyüdü, hayatın içinde kadın olarak durmayı öğrendi. Bu defa, hayatlarında öyle ya da böyle, iyi ya da kötü, kısa ya da uzun süreli izler bırakmış veya bırakacak olan erkeklere anlattılar yaşadıkları duyguları. Bir resmi imza olsun olmasın, kimi kocasına, kimi sevgilisine, kimi kaybettiği ruh eşine, kimi nefret ettiği “eski” eşine, onu terk eden sevgilisine, kimi de arayıp da hiç bulamadığı o erkeğe yazdı mektubunu. diyorlardı..

Ben de hayat yolumun yoldaşı, tüm zıtlıkları sevgiyle karıp bir kalp yarattığımız huzurlu yuvamızın direği, hayatımın anlamı Rüzgarımın varlık sebebi, hem sevgilim hem en yakın arkadaşım Gökhanım için yazdığım bir yazıyı gönderdim proje sorumlusu Banu Hanım'a...
Bugün yazsaydım daha farklı bir yazı yazar mıydım bilmiyorum.. Çok da mektup formatında bir yazı değildi belki ama format bozmaktan hoşlanan beni, Gökhan'ı, aşkımızı yani bizi anlatan ve sonuna "İmza Karın" yazabileceğim bir yazıydı ... 
Yazının kabul edildiğini bildiren e-postayı aldığımda çok heyecanlandım. Gökhan'ın haberi yoktu. Kitap çıktıktan sonra onunla D&R a gideriz. Orada gördüğümüz bir kitap gibi bakarken yazıyı gösteririm diye hayaller kurmaya başlamıştım. Ancak Banu Hanım'dan tanıtım toplantısı ile ilgili davet gelince o gün orada bana bu yazıyı yazacak duyguları yaşatan Gökhanım ile olmak istedim ve ona söyledim. Çok sevindi, heyecanlandı.. Duyguları 3. kişilerle paylaşmak konusunda pek rahat olmayan Gökhanım için bu biraz da mahcubiyet yaratacak bir durumdu tabi ;)

Dün akşam kitabımızın tanıtım toplantısında diğer sevdalı kadın dostlarımızla buluştuk. Sevgili Banu Özkan Tozluyurt 
bütün emekleri sevgiyle bir araya getirmiş ve finalde hepimiz için bu güzel organizasyonu yapmıştı. Ne kadar teşekkür etsek azdır. Çok keyifli, pozitif bir akşamdı. Çok sıcak bir mektupla kitapta yer alan sevgili arkadaşım Müge ve doğallığı, kendine güveni ve özgünlüğü ile kendine hayran bırakan Lale Ablamız ile dün akşam orada birlikteydik. Kendilerini tanımadığımız halde duygularını tanıdığımız diğer yazar arkadaşlarımızla tanıştık, kitaplarımızı imzaladık karşılıklı.. ama en çok Cem KARACA'nın eşi İlkim KARACA ile konuşurken onun insanın taa içine işleyen bakışları karşısında titredi yüreğim.. kardeşimin sesinden de dinlemeye bayıldığım "Yeter ki ıslak ıslak bakma öyle" dizelerinin anlamını anladım o gözlerde..




Eve kitap yazma hayallerimi iyice perçinleyerek döndüm.. ve kalbimde iki teşekkürle:
Biri; karşı cins algımı olumlu yaratıp önce kendime sonra karşımdakine güvenmemi sağlayan, bu sayede sağlıklı ve mutlu bir ilişkiye sahip olmanın adımlarını attıran, hayatımın ilk "erkek" örneği Canım Babam'a...

Diğeri; karşı cinse, iyiliğe, dürüstlüğe, dünyaya güvenip "aşk"a inanmamı sağlayan güzel yüreklim, sıcağım, Gökhanım'a..