2 Temmuz 2017 Pazar

2 Temmuz 93... Yüzyıllar Sonra Tekrarlanan Pir Sultan Kaderi... Kederi...


   İnsanlığa dair umudumun çalınmaya başlandığı yıldı 1993... 10-11 yaşlarında bir kız çocuğuydum, soyut şeyleri kavramaya; sevgi, aşk, vefa, hoşgörü, dürüstlük, merhamet gibi tüm güzel tanımları işlemeye başlamıştım ki yüreğime Uğur Mumcu'nun öldürüldüğünü duyduk. Babamın bir arkadaşı olduğunu sanmıştım ilk başta bizimkilerin tepkisinden. Evdeki keder, isyan, annemin ağlaması... sonra hep birlikte yürüyüşe gittiler adını ilk defa duyduğum Cağaloğlu'na... sonrasında çalışma hayatımın 11 yılını geçirdiğim Cağaloğlu Yokuşunu her çıkışımda aklıma geldi o Ocak ayı. Bir insan sırf düşünceleri, karanlıkları aydınlatma isteği yüzünden karlı bir pazar sabahı arabasına binmek isterken adice öldürülmüştü. O çocuk kalbimle inanamıyordum. Çocukları ne kadar üzgündür diye düşünüp üzüldüğümü hatırlıyorum. Görebileceğim en kabul edilemez "insanlık dışı" toplumsal olay olduğunu sanıyordum.
   Bilemezdim... aynı yılın Temmuz ayında yine bir cehennem sıcağında bir otelin ateşe verileceğine, orada 35 kişinin "yakılarak" öldürüleceğine, bunun bir kaza değil gayet istekle hatta büyük bir arzuyla vahşice herkesin gözünün önünde yapılacağına da şahit olacağımı bilemezdim. Gerçekten inanılır gibi değildi. Haberlerdeki o sahne hala dün gibi aklımda... "Cumhuriyet Sivas'ta kuruldu. Sivas'ta yıkılacak." sloganları, şeriatçı grubun ateşten, ölümden aldığı haz... yüzyıllar sonra tekrarlanan Pir Sultan kaderi, kederi... aynı eller bu sefer de oteli taşlıyor; belki de içinde yine bilmediğimiz dostun attığı güller... evde yine isyan, bu sefer sadece annem değil herkes ağlıyordu... 
   Sonrasında güzel ülkemde ne yazık ki insanlığın, adaletin, sevginin, aydınlığın unutulduğu çok olaylara şahit oldum büyürken ama Sivas hep tüm acıların üstünde kaldı. Utancı da hepimizin boynunda.... 
   Babamlar da 80'ler başta olmak üzere kendi şahit olduklarını bizlere anlatırken aynı çaresizliği yaşadılar mı acaba... bazen düşünüyorum çocuklarım büyüdüklerinde Sivas'ı, Gezi'yi, katledilen gazetecileri aydınları sorarlarsa nasıl anlatacağım. Biz onları evrensel değerlerle büyütmeye çalışırken dünyada olan kötülüklerin "gerçekten" yaşandığını nasıl açıklayacağım...

   Hayalim, dileğim, umudum ve hayatın içinde yer aldığım tüm alanlarda çabam sevginin, aydınlığın, eşitliğin, dürüstlüğün egemen olduğu bir ülke ve dünyadır...

   Bugün 2 Temmuz... 24 yıl önce göğe yükselen ateşin dumanı hala ciğerimizde ancak yeni ateşler yanmaması için hepimizin yapacakları var... önce unutmamak... sonra yeniden yeniden yeniden doğmak ve doğurmak sevgi ile büyüyecek kuşakları...

Hiç yorum yok: