18 Eylül 2017 Pazartesi

İkinci Kez Veli Olmak (İç Hesaplaşmalar Dahil)


Bu yıl okul açılışında bambaşka bir heyecan var bizim evde. İki çocuklu tüm anne babaların beklediği an olan evin miniğinin okula başlama yılı bu yıl :)
Bizim neşe topumuz, şen kahkahamız, sevgi pıtırcığımız, akıl küpümüz, tatlı cadımız Karmen bugün itibariyle e-okula kayıtlı bir öğrenci oldu.
Eğitim öğretim yolculuğuna mor sınıfta başlayacak olan Karmen'imiz için hazırlıklarımız haftalar öncesinden başladı tabi. Saçlar kesildi, yeni ayakkabılar kıyafetler alındı, okul çantası ve matara hazırlandı...
2 gün oryantasyon anne baba eşliğinde tamamlandı.
Servis kayıtları yapıldı, sürücü bilgileri alındı, servisin sabah alacağı saat öğrenildi...
Her şey buraya kadar çok güzeldi ve tıkır tıkırdı...
Ta ki Karmen dün akşam yatmadan önce bir anda içli içli ağlayarak anneannesinin boynuna sarılana, ona "seni çok özlüyorum" diyene kadar...
İkinci çocukta gerçekten anne babalık tutumları değişiyor. Kaygılardan, gereksiz evhamlardan kurtuluyor insan. İlk çocuktaki o güçsüzlük ve güvensizlik hissi, yerini "geçer geçer, büyür büyür"lere bırakıyor. Hele bir de bizim gibi iki ailenin ilk torunu olarak paşa kıvamında bir erkek çocuğundan sonra cabbar cevval bir kız çocuğu sahibi olanlarda 2. çocukla ilgili özgüven tavan yapıyor. Ancak dün ilk defa net olarak hissettim ki Karmen'in doğduğu ilk aylarda Rüzgar'ı gözümüzde birden büyüttüğümüz gibi şimdi de okul sürecinde Karmen'i gözümüzde birden büyütüyoruz.
Dün Karmen ilk defa okul ile ilgili ağlayınca birden kalbime bir sızı oturdu. Düşündüm.. Rüzgar'ın bu yaşlarda anaokuluna başladığı o ilk günleri. Evde bir kırmızı alarm (tamam o zaman da biraz fazla abartmış olabiliriz), biz olmadan servise bineceği için mide krampları, her sabah Rüzgar'ı servise bindirdikten sonra taksiyle arkadan giden anneanne, ilk birkaç gün bahçe nöbetleri... 1 haftada alışmıştı ancak Rüzgar'a bu süreyi vermiştik. Oysa Karmen'de 2 gün ikişer saat oryantasyona götürdük sonra ilk gün servise bindirip "Hadi çocuğum iyi dersler" moduna girdik.
Hemen sarıldık, sakinleştirdik. Okulda tanıdığı çok insan olduğunu abisini, Nil'i, Güneş abisini, İpek'i, Öykü'yü, Belgin Teyzesini, Özgür Teyzesini, Ezgisini, Çidosunu hatırlattık. Okulda çok eğleneceğini, zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağını anlattık. Sonra uyudu ama benim iç hesaplaşmalarım bitmedi tabi. Sonra annemle de konuştuk ve eğer sabah da böyle üzgün olursa annemin peşinden taksiyle gitmesine karar verdik.
Sabah oldu, öptük uyandırdık. Onlar hazırlanırken ben çıktım ama aklım tamamen Karmen'de.. Neyse ki benim canım arkadaşlarım, Karmen'in yeni müdür yardımcıları ve öğretmenleri beni uzaktan bile çok rahatlattılar... Öğretmeni gün sonunda arayıp ilk günün gayet güzel geçtiğini söyleyince hele iyice rahatladım.

Buraya kadar iç hesaplaşmaydı şimdi gelelim işin keyifli kısmına...
Eve geldim.. Tabi ki kutlama pastamız, tabi ki ben üfledim sen üfledin çekişmeleriyle ve tabi ki bizi büyük emeklerle bugünlere çıkaran canımız anneanne ve dedemizle üflendi... Şehir dışında olan babamıza fotoğraflar gönderildi.


İnsan, yavrusunu kucağına aldığı andan itibaren onu büyülü bakışlarla izlemeye başlıyor. Büyüdüğünü gösteren her adım, her sözcük, her mimik kalbini derinden titretiyor. İki çocuklu hayatın o en hararetli ilk döneminde her annenin hayali 2 numaranın okula başladığı gündür, itiraf edelim lütfen :)
Ben bugün bu hayalime kavuştum ne mutlu ki... 2 çocuklu hayatın ilk döneminden mezun olarak ikinci aşamaya geçtim artık :)
Çocuklarımızın eğitim hayatıyla ilgili yine çok kaygılı olduğumuz şu günlerde umut etmeye devam ediyor; tüm çocuklara bilimin, sanatın, sporun ve Ata'mızın ışığında bir eğitim öğretim yılı diliyorum..


ve Benim Canım Kızım KaRMeN'im...
Bugün uzun bir yolculuğa adım attın. Dilerim bu yolda sağlıkla, keyifle, öğrenme merakını yitirmeden, iyi arkadaşlarla ve gönlü güzel öğretmenlerle yürü... 
Yolun açık olsun bitanem.. biz hep ama hep arkandayız...




10 Eylül 2017 Pazar

35 Yaş Notları...


Doğum günlerini önemsiyorum. Birlikte geçirilmiş olan "bir" yılın "iyi ki"si, yine birlikte "bir" yıl daha geçirme umuduna karışıyor. 
Yılları saymayı seviyorum. Korkmuyorum geride kalan yolların artmasından. Bugünün mayasının, lezzetinin o yıllar sayesinde olduğunu görüyorum.
Sevdiklerimle "ol"maktan mutluluk duyuyorum. Bazen arada binlerce kilometre bazen görüşülememiş nice yıllar da olsa bir "ol"duğumuzu biliyorum.
Biriktirmeyi biliyorum ama asla para biriktiremiyorum :) para ile karşılık bulamayacak anlar, anılar, dostlar biriktiriyorum. Kıyamıyorum onların bir tek saç teline, harcayamıyorum. Zaman zaman benim de kumbarama karışıyor sahte paralar, usulca yolun kenarına bırakıyorum.
Özlüyorum... çocukluk günlerimi, öğrencilik yıllarımı, gözümüzden yaş gelene kadar gülüp saçma sebeplerde dağılıp günlerce ağladığım o coşkulu zamanları ama sorsan geri gitmek istemiyorum.
Bazen bakıyorum kendime baya büyümüş buluyorum. Şaşırıyorum, gururlanıyorum.
Şans'ın ve Emek'in kardeş olduğuna inanıyorum. Hayattaki bazı güzelliklerin şans, bu güzelliklerin devamının emek olduğunu düşünüyorum. 
Ailem, sevgilim, evlatlarım ve güzel dostlarım şansımdı... onlarla kurduğum güzellikler karşılıklı emek...

Bugün 35 yılımı tamamlamış olarak uyandım güne... teşekkürler hayat! yıllarıma anlam katan nice an, anı ve yüreğe... en çok da aileme, eşime ve bücür meleklerime...



4 Eylül 2017 Pazartesi

Saçım Saçın Olsun....


     8. ayında annemin ısrarları ile kazıttığımızdan beri kesmedik saçlarını... emek emek uzattık... her gece uyumadan önce taradık ördük; iyi geceler öpücüğünü yanağından sonra saçlarına kondurduk. Canımız ne zaman sıkılsa kafamızı saçlarına gömdük, cennet kokunu içimize çektik. Saçlarını okşamak insan, taramak anne baba olduğumuzu hatırlattı bize... 
     ve bugün tüm şarkılarına eşlik eden, bebeklik buklelerinin ucunda ışıldadığı, yaz boyu İda'nın kokusunu içine hapsetmiş ipek saçlarını kestirdik. İlk kez kuaföre gitmen, biraz daha büyümüş olman, okul için de hazır olman bir yana bugünün bambaşka bir anlamı olsun istedik.
     Anne-baba olmak bambaşka duygular ve farkındalıklar kazandırıyor insana. Dünyanın neresinde olursa olsun her çocuk için ayrı sızlıyor insanın yüreği. Biz de saçların okşanacak kadar uzadığından beri seni ve abini her sevdiğimiz, varlığınıza her şükrettiğimizde dünyadaki bütün çocuklar için önce sağlık sonra mutluluk diledik.
     Ve benim güzel kızım bugün sen henüz tam 4 yaşında bile olmamışken boyundan büyük bir iyiliğe küçük bir katkı sağladın. Öpe koklaya uzattığımız saçlarını #saçımsaçınolsun sloganıyla Kanser Savaşçılarına gönderiyor, kanserli bir kız çocuğuna peruk yapılması için bağışlıyoruz. Umarım öperek zarfa koyduğum bu saçlar, örttüğü acılara şifa getirsin, umut getirsin...
     
     Başka anneler de çocuklarını bu iyiliğe ortak etmek isterlerse https://www.kansersavascilari.org/?avada_portfolio=sacim-sacin-olsun adresinden bilgi edinebilirler. En az 30 cm uzunluğunda kesilmiş kuru, temiz saçları Gizem Tokça adına Amerikan Hastanesi Güzelbahçe Sokak No 20 Nişantaşı Şişli İstanbul adresine gönderiyorsunuz. 
     Biz kargomuzu hazırladık yarın gönderiyoruz.


Paylaşarak iyiliğin çoğalacağı, acıların azalacağı bir hafta olsun... 
çocuklar için dilenen tüm iyi dilekler kabul olsun...