Bu yıl okul açılışında bambaşka bir heyecan var bizim evde. İki çocuklu tüm anne babaların beklediği an olan evin miniğinin okula başlama yılı bu yıl :)
Bizim neşe topumuz, şen kahkahamız, sevgi pıtırcığımız, akıl küpümüz, tatlı cadımız Karmen bugün itibariyle e-okula kayıtlı bir öğrenci oldu.
Eğitim öğretim yolculuğuna mor sınıfta başlayacak olan Karmen'imiz için hazırlıklarımız haftalar öncesinden başladı tabi. Saçlar kesildi, yeni ayakkabılar kıyafetler alındı, okul çantası ve matara hazırlandı...
2 gün oryantasyon anne baba eşliğinde tamamlandı.
Servis kayıtları yapıldı, sürücü bilgileri alındı, servisin sabah alacağı saat öğrenildi...
Her şey buraya kadar çok güzeldi ve tıkır tıkırdı...
Ta ki Karmen dün akşam yatmadan önce bir anda içli içli ağlayarak anneannesinin boynuna sarılana, ona "seni çok özlüyorum" diyene kadar...
İkinci çocukta gerçekten anne babalık tutumları değişiyor. Kaygılardan, gereksiz evhamlardan kurtuluyor insan. İlk çocuktaki o güçsüzlük ve güvensizlik hissi, yerini "geçer geçer, büyür büyür"lere bırakıyor. Hele bir de bizim gibi iki ailenin ilk torunu olarak paşa kıvamında bir erkek çocuğundan sonra cabbar cevval bir kız çocuğu sahibi olanlarda 2. çocukla ilgili özgüven tavan yapıyor. Ancak dün ilk defa net olarak hissettim ki Karmen'in doğduğu ilk aylarda Rüzgar'ı gözümüzde birden büyüttüğümüz gibi şimdi de okul sürecinde Karmen'i gözümüzde birden büyütüyoruz.
Dün Karmen ilk defa okul ile ilgili ağlayınca birden kalbime bir sızı oturdu. Düşündüm.. Rüzgar'ın bu yaşlarda anaokuluna başladığı o ilk günleri. Evde bir kırmızı alarm (tamam o zaman da biraz fazla abartmış olabiliriz), biz olmadan servise bineceği için mide krampları, her sabah Rüzgar'ı servise bindirdikten sonra taksiyle arkadan giden anneanne, ilk birkaç gün bahçe nöbetleri... 1 haftada alışmıştı ancak Rüzgar'a bu süreyi vermiştik. Oysa Karmen'de 2 gün ikişer saat oryantasyona götürdük sonra ilk gün servise bindirip "Hadi çocuğum iyi dersler" moduna girdik.
Hemen sarıldık, sakinleştirdik. Okulda tanıdığı çok insan olduğunu abisini, Nil'i, Güneş abisini, İpek'i, Öykü'yü, Belgin Teyzesini, Özgür Teyzesini, Ezgisini, Çidosunu hatırlattık. Okulda çok eğleneceğini, zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağını anlattık. Sonra uyudu ama benim iç hesaplaşmalarım bitmedi tabi. Sonra annemle de konuştuk ve eğer sabah da böyle üzgün olursa annemin peşinden taksiyle gitmesine karar verdik.
Sabah oldu, öptük uyandırdık. Onlar hazırlanırken ben çıktım ama aklım tamamen Karmen'de.. Neyse ki benim canım arkadaşlarım, Karmen'in yeni müdür yardımcıları ve öğretmenleri beni uzaktan bile çok rahatlattılar... Öğretmeni gün sonunda arayıp ilk günün gayet güzel geçtiğini söyleyince hele iyice rahatladım.
Buraya kadar iç hesaplaşmaydı şimdi gelelim işin keyifli kısmına...
Eve geldim.. Tabi ki kutlama pastamız, tabi ki ben üfledim sen üfledin çekişmeleriyle ve tabi ki bizi büyük emeklerle bugünlere çıkaran canımız anneanne ve dedemizle üflendi... Şehir dışında olan babamıza fotoğraflar gönderildi.
İnsan, yavrusunu kucağına aldığı andan itibaren onu büyülü bakışlarla izlemeye başlıyor. Büyüdüğünü gösteren her adım, her sözcük, her mimik kalbini derinden titretiyor. İki çocuklu hayatın o en hararetli ilk döneminde her annenin hayali 2 numaranın okula başladığı gündür, itiraf edelim lütfen :)
Ben bugün bu hayalime kavuştum ne mutlu ki... 2 çocuklu hayatın ilk döneminden mezun olarak ikinci aşamaya geçtim artık :)
Çocuklarımızın eğitim hayatıyla ilgili yine çok kaygılı olduğumuz şu günlerde umut etmeye devam ediyor; tüm çocuklara bilimin, sanatın, sporun ve Ata'mızın ışığında bir eğitim öğretim yılı diliyorum..
ve Benim Canım Kızım KaRMeN'im...
Bugün uzun bir yolculuğa adım attın. Dilerim bu yolda sağlıkla, keyifle, öğrenme merakını yitirmeden, iyi arkadaşlarla ve gönlü güzel öğretmenlerle yürü...
Yolun açık olsun bitanem.. biz hep ama hep arkandayız...